Av. Özlem Zennup ÖZKÖK – GSM: 0 541 485 92 48
A. TAZMİNAT DAVASINA İLİŞKİN GENEL AÇIKLAMA
Tutuklama, hakim kararı ile Anayasa ve Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi sonucunda bir kişinin henüz suçluluğu hakkında kesin karar verilmesinden önce özgürlüğünün geçici olarak kaldırılmasıdır.
Tutuklama, ceza muhakemesinin yürütülebilmesi ve bu muhakemenin sonunda verilmesi muhtemel mahkûmiyet hükmünün infaz edilebilmesi için zorunluluk olduğu hallerde uygulanan bir koruma tedbiridir.
Kişinin hürriyetinin kısıtlanması anlamına gelen tutuklama kararının verilmesi sırasında kanunsuzluk, usulsüzlük veya haksızlık yapılmışsa, sanığın bundan dolayı uğradığı zararların devlet tarafından tazmin edilmesi gereklidir.
Bu anlayıştan hareketle kanun dışı tutuklanan şüpheli veya sanıkların tazminat taleplerine ilişkin usul ve esaslar, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 141 ilâ 144. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 141. maddesinde tazminat verilmesini gerektiren haller tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre soruşturma veya kovuşturma aşamasında;
- Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
- Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
- Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
- Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
- Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
- Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
- Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
- Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
- Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
- Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
- Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.
Maddede tahdidi olarak sayılan, tazminatı gerektiren hallerin genel olarak 3 başlık altında toplanması mümkündür:
- Kanunsuz Tutuklama,
- Usulsüz Tutuklama ve
- Haksız Tutuklama.
1- Kanunsuz Tutuklama
Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen kişilerin uğrayacakları her türlü zararlar bu kapsamdadır. Tutuklama şart ve sebeplerinin dayandığı somut olayların tutuklama kararında gösterilmesi zorunludur. Aksi halde tutuklama şart ve sebeplerinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin takdiri mümkün olamaz. Yargıtay da tutuklama kararına esas alınan delillerin kararda gösterilmemesini, tazminat sebebi olarak kabul etmektedir.
2- Haksız Tutuklama
Anayasa ve kanuna uygun olarak tutuklanan ve tutulmasını takiben yapılması gerekli işlemler eksiksiz ve kanuna uygun şekilde yerine getirilen sanık hakkında kovuşturmaya son verme kararı veya beraat kararı verilmişse ya da tutuklu kalınan süre hükümlülük süresinden fazla ise veya sanık sadece para cezasına mahkûm edilmişse tutuklama haksızdır.
Ancak bir muhakeme engeli nedeniyle davanın durmasına karar verilmesi tazminat ödenmesini gerektirmez. Açık kanun hükmü sebebiyle genel veya özel, şikayetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen kişiler tazminat talep edemez.
Dava sanığın ölümü nedeniyle düşmüşse, bu düşme tutuklamanın haksızlığını ortaya koymadığı için mirasçıların tazminat talep etmesi mümkün olmayacaktır.
3- Usulsüz Tutuklama
Tutuklama kararını takiben kanunun yapılmasını emrettiği işlerde eksiklik veya kanuna aykırılık varsa, tutuklama usulsüzdür. Maddede belirtilen diğer haller usulsüz tutuklama kapsamına girmekte olup, bu hallerde de tazminat talep etme imkanı bulunmaktadır.
B. DAVANIN AÇILMASINDA USUL
- Tazminat Talep Edebilecek Kişiler
Kanun dışı tutukluluk sebebi ile tazminat talebinde bulunacak kişi, kanun dışı işlem sebebiyle zarar gören kişidir. Tutuklunun ailesi veya iş ortakları tutuklamadan zarar görseler bile, onların zararları dolaylı olduğu için, tazminat başvurusunda bulunamayacaklardır.
Kanun dışı tutuklanan kişinin tazminat davası devam ederken ölmesi halinde, mirasçıları davaya devam edebilir. Aynı şekilde, henüz dava açmadan ölen kişinin mirasçıları da, dava açma süresi sona ermemişse, tazminat davası açabilmelidir. Ancak Yargıtay, bu son halde, 466 sayılı kanunda açık hüküm olmadığı gerekçesiyle mirasçıların dava açma haklarını kabul etmemektedir.
Kanun’un 144. maddesinde tazminat isteyemeyecek kişiler sayılmıştır. Bunlar:
i. Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler,
ii. Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler,
iii. Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler,
iv. Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlardır.
- Başvuru Süresi
Karar veya hükmün kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her hâlde karar veya hükmün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde tazminat talebinde bulunulabilecektir. Üç ay ve bir yıllık süre hak düşürücü bir süredir.
- Görevli ve Yetkili Mahkeme
Kanun dışı tutukluluk sebebiyle açılacak tazminat davaları, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülür. Ancak tazminat istemine esas olan işlem bu mahkeme tarafından verilmiş ve aynı yerde başka bir ağır ceza mahkemesi yok ise en yakın ağır ceza mahkemesinde görülür.
- Dilekçede Bulunacak Unsurlar
Dilekçede, tazminat isteminde bulunan kimsenin açık adresinin, zarara sebebiyet verdiği ileri sürülen işlemlerin özetinin, zararın dayandığı sebepler ile sübut delillerinin ve tazmini istenen zararın nelerden ibaret olduğunun belirtilmesi ve sübut delillerin dilekçeye eklenmesi gerekmektedir.
Dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
C. MAHKEMECE VERİLECEK KARAR
- Duruşma Açılması
Dilekçede eksik bir unsur yok ise mahkemece dilekçe ve ekleri, Devlet Hazinesinin mahkemenin yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ edilerek, varsa beyan ve itirazların 15 gün içinde yazılı olarak bildirilmesi istenir.
Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı ile duruşmaya çağırılır. Tebliğe rağmen gelmezlerse, tarafların yokluklarında karar verilebilir.
Mahkeme, öncelikle kanun dışı bir işlem yapılıp yapılmadığı inceleyecek, yapılmışsa, bu işlem ile zarar arasında bir illiyet bağının var olup olmadığını araştıracaktır. Tazminata karar verilmesi için, kanun dışı işlem ile zarar arasında illiyet bağının bulunması yeterli olacaktır.
- Tazminat Miktarı
Mahkeme, tazminat miktarını belirlerken talep edilenden fazlasına hükmedemez. Nitekim davacı da dilekçesi ile talep ettiği tazminat miktarını sonradan arttıramaz. Uygulamada kanun dışı tutuklanan kişi işsiz ise, hakkaniyet duygusuyla asgari ücret üzerinden tazminata hükmedilmektedir.
Ancak tazminat, varsayımlara dayanılarak hesaplanmaz. Örneğin öğrenciyken tutuklanan bir kişinin, tutuklanmasaydı mezun olabileceği ve bir işe girerek maaş alabileceği tazminat hesabında dikkate alınmaz.
Davacının tutuklandığı ceza muhakemesinde ödemiş olduğu vekâlet ücreti de maddi tazminata dâhil olup, talep edilmesi mümkündür. Tazminat davasındaki vekâlet ücreti ise, davacının davayı kazanması halinde, avukatlık ücret tarifesinin, dava ve takip dışındaki hukuki yardımlarla ilgili bölümüne göre tespit edilen dava dilekçesi yazma ücreti olarak hazine aleyhine hükmolunur.
Kanunda uğranılan her türlü zararın Devlet tarafından ödeneceği belirtildiğinden maddi zararların yanına manevi zararların tazmini de talep edilebilir. Manevi zarar, kanun dışı yapılan işlem dolayısıyla çekilen üzüntü ve acıdır.
- Tazminatın Geri Alınması
Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz edilebilir.
D. KANUN YOLLARI
Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurabilir.Bu durumda inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
E. VEKALET ÜCRETLERİ
Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
F. KARARIN İCRASI
Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur. Ancak verilen karar, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz.
Av. Özlem Zennup ÖZKÖK – GSM: 0 541 485 92 48