Velayet hakkının kötüye kullanılması kısaca velayet hakkını elinde bulunduran ebeveynin, diğer ebeveyn ile müşterek çocuk arasındaki kişisel ilişki kurulmasını engellemesi, müşterek çocuğa gerektiği gibi ilgi göstermemesi, şiddet uygulaması, ihmal etmesi, sonradan evlendiği kişinin müşterek çocuğa kötü davranması vb davranışlar ile velayete ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi olarak tanımlanabilir. Bu durum elbette ki müşterek çocuğun aleyhinedir ve çocuğun üstün yararı ilkesine de aykırıdır.
Ayrılık ya da boşanma durumlarında velayete ilişkin karar verilmesindeki ilk amaç çocuğun üsrün yararının sağlanmasıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup bu durumda anne ve babanın kişisel talep ya da istekleri çocuğun menfaatinden sonra söz konusu olmaktadır. Velayetin kendisine verildiği ebeveynin velayete ilişkin yükümlülükleri ihmal etmesi durumunda velayetin değiştirilmesi ya da kaldırılması söz konusu olabilir.
Velayete ilişkin verilen kararların değiştirilmesi mümkündür. Tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan “taraflar ileride velayet davası açamaz” gibi hükümler yazmaları dahi bağlayıcı değildir. Bu sebeple değişen şartlar varsa çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş diğer eşe karşı velayetin değiştirilmesi davası açabilir.
Velayetin değiştirilmesi davasının açılma sebepleri şu şekilde ifade edilebilir;
Velayet hakkı olan ebeveynin, diğer ebeveyn ile çocuğun görüşmesinin engellenmesi
Yeniden evlenme.(Velayetin değiştirilmesi için bir sebep olsa da tek başına velayetin değiştirilmesi için bir sebep değildir.)
Çocuğunu terk edip bakımını ihmal eden ebeveynin elinden velayet hakkı alınır.
Ölüm durumunda hakim resen ya da hayatta kalan diğer ebeveynin talebi üzerine gerekli önlemleri alır.
Velayete ilişkin verilen kararın kaldırılması da mümkündür. Çocuğun velayet hukukuna göre korunmasında nitelikli önlemlerin en büyüğü velayetin kaldırılması olarak düzenlenmiştir. Velayetin kaldırılması davalarında dava konusu çocuğun bir temsil kayyımı ile temsil edilmesi gerekli görülmektedir. Velayetin kaldırılmasına ilişkin verilen kararlar mevcut ve doğacak tüm çocukları kapsar. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkarsa resen ya da talep üzerine velayet hakkı geri verilir.
Velayetin değiştirilmesi davasının açılma sebepleri şu şekilde ifade edilebilir;
Anne ya da babanın deneyimsizliği
Anne ya da babanın hastalığı
Anne ya da babanın başka yerde bulunması
Anne ya da babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmemesi
Anne veya babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi
Anne ya da babanın çocuğa karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması
Velayetin kötüye kullanılması konusunun günlük hayata en sık yansıdığı örnek velayet hakkını elinde bulunduran tarafın müşterek çocuk ile diğer ebeveyn arasındaki kişisel ilişkiyi engellemesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Burada çocuk teslimi konusu gündeme gelecektir. Adalet Bakanlığınca hazırlanan “Çocuk Teslimi Ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin İlam Ve Tedbir Kararlarının Yerine Getirilmesine Dair Yönetmelik” Resmi Gazetede 4 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yeni düzenleme ile çocuk teslimi artık icra yolu ile değil adliyelerde bulunan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü ile sağlanmaktadır. Yeni uygulama çocuğun üstün yararını gözeterek görüşmeler sırasında çocuğun minimum düzeyde etkilenmesini amaçlamaktadır. Ebeveynlerin kişisel ilişkiyi ADM birimi aracılığı ile tesis etmesi zorunlu değildir. Ancak görüşmelerin birim aracılığı ile yapılması ileride karşılaşma ihtimali bulunan durumlar açısından önem arz etmektedir. Makalenin devamında uygulamaya yönelik bilgiler sıralanacaktır. Şöyle ki;
Velayet hakkını elinde bulundurmayan taraf kişisel ilişki tesisine karar verilen günlerde müşterek çocuk ile görüşme gününden evvel ADM birimine; birim tarafından hazırlanmış formu doldurmak sureti ile başvurmalıdır. Bu başvuru kişi tarafından yapılabileceği gibi, vekil aracılığı ile de yapılabilir. Başvuruyu alan birim kişisel ilişki tesisinin sağlanacağı gün ve saatte çocuk görüşme merkezlerinden uygun olanını ebeveynlere bildirir. Çocuk görüşme merkezleri çocukların ebeveynleri ile kaliteli zaman geçirmesine imkân sağlayacak parklara, bahçelere, içerisinde sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerin yürütüldüğü yerler içerisinde ya da bu yerlere yakın konumlandırılan merkezlerdir. ADM birimi velayet hakkı sahibine, ilam veya tedbir kararında belirtilen sürenin bitiminde çocuğu belirlenen yere getirmek zorunda olduğu, çocuğu getirmez veya kendisinden kaynaklanmayan makul sebepler hariç olmak üzere geç getirirse disiplin hapsiyle cezalandırılacağı, hakkında suç duyurusunda bulunulacağı hususu tutanağa bağlanarak tebliğ edilir.
Kişisel ilişki tesisinin sağlanacağı gün ve saatte velayet hakkını elinde bulunduran ebeveyn müşterek çocuğu görüşme merkezine getirmekle yükümlüdür. Aksi durumda velayetin kötüye kullanılması söz konusu olacaktır ki bu durum da birim tarafından tutanak altına alınarak velayet hakkı sahibi hakkında birim tarafından suç duyurusunda bulunulacaktır. Yukarıda da belirtildiği üzere teslim işlemlerinin birim aracılığı ile gerçekleştirilmesi zorunlu değildir, velayet hakkı elinde bulunmayan ebeveyn kişisel ilişki tesisinin engellenmesi durumunda bizzat suç duyurusunda da bulunabilir.
Kişisel ilişki kuran ebeveynin kişisel ilişki tesisinin sağlanmasının akabinde çocuğu velayet hakkını elinde bulunduran kişiye teslim etmemesi de söz konusu olabilir. Bu durumda da çocuk teslimine ilişkin süreç ADM tarafından takip edilmiş ise yukarıda anlatılan usul aynen uygulanır ve kişi hakkında suç duyurusunda bulunulur. ADM’nin sürece dahiliyetinin bulunmaması durumunda ise yine velayet hakkı sahibi bizzat suç duyurusunda bulunabilir.
Suç duyurusunun akabinde velayeti kötüye kullanan kişiye karşı velayetin değiştirilmesi davası açılabilir. Bu davada görevli mahkeme Aile Mahkemeleri’dir. Velayetin değiştirilmesi davasında kesin yetki kuralı bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının ya da diğer ilgililerden birinin yerleşim yeri Aile Mahkemesi yetkili mahkeme olacaktır.