(1) Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir
(2) Bu Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar Kanunu’nun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.
(3) Taşıma, deniz ticareti, sigorta, turizm gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler saklıdır.
Acentelik hukuku uygulanacak mı uygulanmayacak mı sorusunun cevabı aranırken TTK102’nin öngördüğü unsurlar bu hukuki ilişkide var mı yok mu bunun araştırılması gerekmektedir. Ticaret kanunu acentelik ilişkisinin tanımı ve unsurlarını vermektedir. Acentelik sözleşmesinin tanımını ve unsurlarını vermemektedir. Bu unsurlardan bir tanesi bile yoksa acentelik hükümleri uygulama alanı bulamayacaktır.
- Bağımsızlık Unsuru
Acente, tacirden bağımsız çalışmalıdır. Dolayısıyla hemen başlığa bakılarak sonuca gidilmemelidir. Tacirden bağımsız olduğu için acentenin masrafının tamamı kendisine aittir.
- Acentelik faaliyetinin bir ticari işletme ile ilgili olması gerekmektedir.
Yani acentenin faaliyeti ya bir ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmede aracılık etmek(aracı acente) ya da bu sözleşmeleri işletme sahibi tacir adına ve hesabına yapmaktan ibarettir.
Daha geniş anlamda söylemek gerekirse temsilci acente denilen acente, o tacirin sahip olduğu ticari işletmelerin yapmış olduğu sözleşmeleri tacirin adına ve hesabına yaptığı için doğrudan temsil yetkisine sahip gerçek veya tüzel kişidir, acente. Yani bu durumda ticari işletmenin ne olduğuna da bakılması gerekmektedir. Gelir sağlamak amacıyla sürekli olarak kurulan esnaf işletmesi faaliyetini ekonomik olarak aşan bağımsız birimlerdir.
- Belirli bir yer veya bölge içerisinde faaliyetin icra edilmesidir.
Bu acentelik sözleşmesiyle yapılmaktadır. Acente kendisine tahsis edilen yer veya bölgede aracılık etmek veya sözleşme yapmak şeklindeki faaliyetlerini bu şekilde yerine getirilir. Sözleşmede belirli bir yer veya bölge belirlenebilir.
- Faaliyetin arızi olmaması gerekmektedir.
Faaliyetin süreklilik arz etmesi ve meslek ediniliyor olması gerekmektedir. Acentelik ilişkisi simsarlıktan farklıdır. Simsarlık ilişkisinin sürekli olması veya meslek edinilmesi gerekmemektedir. Acentelik hem meslek edinilmeli hem de sürekli olarak yapılmalıdır. Süreklilikten ve meslek edinilmekten kastedilen faaliyetin devamlı, sürdürülebilir şekilde meslek olarak benimsenerek yürütülmesidir. Faaliyet belirli bir zaman dilimi içerisinde yapılabilmeli ve arızi nitelik taşımamalıdır.
- Bir sözleşmeye dayanması gerekmektedir.
Bu itibarla acentenin faaliyeti tacirle yaptığı bir sözleşmeye dayanmaktadır. Sözleşme bir şekil şartına tabi değil çünkü Borçlar Kanunu’na bakıldığında bir şekil şartına bağlanmamıştır. Bu yüzden yazılı yapılması bir ispat koşuludur.
- Aracılık etme veya sözleşme yapma yetkisi olmalıdır.
Sözleşme ile acente, aracı acente olarak atanabilir. Aracı acentenin ticaret siciline tescili bile şart değildir. Veya acentelik sözleşmesine göre B, A şahsını belirli bir bölgede sözgelimi temsilci acente olarak atıyor olabilir. O zaman da B, A’ya kendi adına ve hesabına sözleşme yetkisi vermiş demektir. Örneğin sigortacılık uygulamasında A acenteleri temsilci acente olarak bilinir, B acenteleri ise aracı acenteler olarak bilinmektedir. Aracı acenteyi de simsarlıktan ayıran en önemli farklılık aslında acentenin sürekli olması noktasındadır.
Bu unsurların bir arada bulunması durumunda sözleşmede ister bayilik ister distribütörlük densin fark etmeksizin acente hukuku hükümlerine tabi olacaktır. Bu unsurlardan bir tanesi bile yoksa acentelik hükümleri uygulanamayacaktır.