Fesih yoluyla, eğer acentelik sözleşmesi belirsiz bir süre için yapılmış ise taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak suretiyle feshedebilir. Bu ihbarın prensip itibariyle TTK18/3’te öngörülen şekillerden biriyle yapılması gerekmektedir. Tabi bu da ispat şartı olarak kabul edilmektedir. Yani tacirler arasındaki sözleşmeden dönme, temerrüt ihtarı veya fesih ihtarları ya noter aracılığıyla ya iadeli taahhütlü mektupla ya da telgrafla ya da güvenli elektronik imza ile yapılması gerektedir demekte kanun. Eskiden bu sıhhat şartı olarak nitelendirilirdi ama artık bu sıhhati ispat şartı olarak düzenlenmiş durumdadır.

Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa dahi haklı sebeplerden dolayı sözleşme her zaman fes olunabilir. Dolayısıyla haklı sebeplerin varlığı halinde sözleşme belirli veya belirsiz süreli fark etmeksizin fesih her zaman mümkündür. Bunun haklı sebep olup olmadığı ihtilaf durumunda hakimce tespit edilecektir.

Eğer belirli süreli acentelik sözleşmesi yapılmışsa sürenin dolmasıyla acentelik sözleşmesi sona erecektir. Süre bittikten sonra hala ilişki devam ediyorsa bu durumda belirsiz süreli sözleşmeye dönüldüğü kabul edilecektir. Zımnen yapılmış olacaktır.

Ölüm, iflas ve kısıtlanma halleri de acentelik ilişkisini sona erdiren haller olarak ele alınır. Aslında vekalet akdini sona erdiren haller kıyasen burada da uygulanır.

  1. F) Acentelik sözleşmesinin sona ermesi I – Sebepleri MADDE 121-

(1) Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.

(2) Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.

(3) Müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır.

(4) Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.

(5) Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun yerine geçenlere verilir.

Acentelik ilişkisinin bu nedenlerle derhal son bulması müvekkilin çıkarlarını tehlikeye sokuyorsa acente veya yerine göre mirasçısı ya da kanuni temsilcisi en azından başlayan işlerin sona erdirilmesi bakımından geçici bir süre için işlere devam etmek bakımından yükümlü tutulmuştur.

Denkleştirme Tazminatı

Bir diğer sonuç da denkleştirme istemi(TTK122) ve rekabet yasağı anlaşmasıdır. Sözleşme sonrası rekabet yasağı anlaşması ve koşulları ayrıca düzenlenmiştir. Denkleştirme tazminatı veriliyor olmasının altında yatan temel felsefe hakkaniyet böyle gerektiriyor dendiği içindir. Acente çalıştığı süre içerisinde müvekkiline müşteri çevresi kazandırmıştır. Buna karşı bir müşteri çevresi kazandırmak için ciddi anlamda katkıda bulunmuştur. Bu sebeple de acentelik sözleşmesi ilke olarak eğer acenteye isnadı kabil olmayan bir kusurdan dolayı eğer acentelik sözleşmesi sona erdirilir ise o zaman acenteye hakkaniyet gereği bir tazminat alması gerekmektedir. Bu bir emeklilik parası gibi acentenin müvekkilinin işletmesine kazandırmış olduğu müşterilerin karşılığı olarak bir nevi emeklilik parası gibi hakkaniyet böyle gerektirir, o tazminatın da hesaplanarak acenteye verilmesi gerekir diye kanun koyucu bunu düzenlemiş durumdadır.

Denkleştirme istemi, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra acentenin müvekkilden talep edebileceği bir tazminat şeklidir. TTK122’ye göre acentenin müvekkilden denkleştirme tazminatı adı altında tazminat talep edebilmesinin koşulları sayılmaktadır.

II – Denkleştirme istemi MADDE 122-

(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,

  1. b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.

(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.

(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.

(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.

(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.

Hemen devamında uygun tazminatın miktarını da somutlaştırmakta ve tazminatın nasıl hesaplanacağını ikinci fıkrada ifade etmektedir.

Denkleştirme isteminden önceden peşinen vazgeçilemeyecektir. Hukuken geçerli değildir.

Acente tarafından ne kadar sürede talep edilebileceği düzenlenmektedir. Denkleştirme isteme hakkının sözleşme ilişkisinin bitiminden itibaren en geç bir yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Acentelik ilişkisinden kaynaklanan ücrette zamanaşımı beş yıldır. Denkleştirme tazminatı istemek de sonuç itibariyle acentelik ilişkisinden doğan bir ücret isteme hakkıdır. Fakat bu beş yıl içerisinde bu ileri sürülmek isteniyorsa sözleşme sona erdikten sonra bir yıl içerisinde denkleştirme tazminatının talep ediliyor olması gerekmektedir. Dolayısıyla denkleştirme isteme hakkı sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürülmüyorsa bir daha ileri sürülemez. Fakat istendi, o zaman bu zamanaşımı süresi değil, beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde talep edilebilecektir.

Sözleşme Sonrası Rekabet Yasağı Anlaşması

III – Rekabet yasağı anlaşması MADDE 123-

(1) Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok, ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır.

(2) Müvekkil, sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar, rekabet sınırlamasının uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir. Bu hâlde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren altı ayın geçmesiyle tazminat ödeme borcundan kurtulur.

(3) Taraflardan biri, diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten itibaren bir ay içinde rekabet sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak bildirebilir. Bu durum, acentelik sözleşmesinin içerisinde rekabet yasağı sözleşmesinin bulunduğu hallede geçerlidir.

(4) Bu maddeye aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.

Acentenin işletmesine ilişkin faaliyetlerini acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonraki dönem için sınırlandıran bir anlaşmadır. Müvekkilin rekabet sınırlaması dolayısıyla acenteye de bir uygun tazminat vermesi gerekir demektedir.

Rekabet yasağı anlaşması yazılı şekle tabi tutulmuştur.

II – Uygulama alanı MADDE 103- (1) Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım hükümleri şunlar hakkında da uygulanır: a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili bulunanlar. b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke içinde işlemlerde bulunanlar.

Bahsedilen kişilere de acentelik hükümleri uygulanacaktır.

Borçlar hukukundaki doğrudan temsilin bilinmesi acente konusu bakımından önem arz etmektedir.