HEMEN İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN 0 541 485 92 48
KASTEN ÖLDÜRME
TCK m.181 “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”
Kasten öldürme suçunun oluşması için fiilin, fail tarafından başka bir insana karşı işlenmesi gerekir. Failin kendisini öldürmesi, kasten öldürme suçunu oluşturmadığı gibi, suç da değildir.
İnsan öldürme suçunun faili herkes olabilir. Suçun faili açısından bir özellik söz konusu değildir.
Kasten öldürme suçunun mağduru, ancak insan olabilir. Bu suçla korunmak istenen hukuki yarar yaşama hakkı olduğuna göre, mağdurun hayatta olması gerekir. Hayatta olmak, canlı doğmayı gerektirdiği gibi; suçu oluşturan hareketlerin yapıldığı sırada yaşıyor olmayı da zorunlu kılar. Mağdurun yaşı, cinsiyeti, ırkı milliyeti, beden veya ruh bakımından kusurlu olması ve hatta ölmek üzere olması önem taşımaz.
Esasen ölmüş olan bir kişinin cesedine yönelik olarak gerçekleştirilecek saldırılar, bu suçu oluşturmaz.
Kasten insan öldürme, serbest hareketli suçlardandır. Fail, mağdurun hayatını yok edecek herhangi bir harekette bulunmalıdır. Bu hareket, icrai veya ihmali olabilir. Gerçekleştirilen hareket sonucunda mağdurun ölmesi, suçun maddi unsurunun netice kısmını oluşturur. Hareket ile netice arasında nedensellik ilişkisinin bulunması gerekmektedir.
Failin fiilinden önce var olan, ancak failce bilinmeyen nedenlerden dolayı veya failin iradesi dışında ve beklenmeyen durumların eklenmesi nedeniyle ölüm sonucunun meydana gelmesi halinde, somut olayda gerçekleşen neticenin, meydana gelen olayların doğal, alışılmış süreci içinde ve genel yaşam deneyimlerine göre faile isnat edilip edilemeyeceği konusu değerlendirilmelidir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 04.10.1993-4-153/215, kararı “Nedensellik bağının bulunup bulunmadığını saptayabilmek için, failin hareketinin oluşan sonucu oluşturabilme olanağına sahip olup olmadığını veya bu hareketin sonuç bakımından tamamen tesadüf niteliği taşıyıp taşımadığını belirlemek gerekir.” diyerek, faili kendisine yüklenemeyen hallerde, ortaya çıkan tamamlanmış neticeden değil; ancak kastettiği suça teşebbüsten sorumlu tutmak gerekeceğini vurgulamıştır. Meydana gelen netice olağan değilse, faile isnat edilemeyecek; teşebbüs hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır.
Öldürmeye yönelik hareketin, zaman içerisinde, yavaş yavaş gerçekleştirilmesi mümkündür. Ayrıca fiilin bir tek yerde gerçekleştirilmesi de şart değildir. Suçun oluşması açısından, kullanılan aracın da önemi yoktur. Önemli olan, ölüm neticesini oluşturmaya elverişli bir aracın kullanılmasıdır.
Suçun manevi hareketlerle işlenmesi mümkündür. Örneğin, öldürme kastıyla şiddetli bir şekilde korkutulması sonucunda mağdurun ölmesine neden olunması gibi. Burada önemli olan, hareket ile netice arasındaki nedensellik ilişkisinin tespit edilebilmesidir. Söz konusu ilişkin kesin olarak tespit edilemiyorsa, şüpheden sanık yararlanır ilkesi dolayısıyla, fail hakkında beraat kararı verilmesi gerekir.
Yapılan hareketlerin hiçbir şekilde ölüm sonucunu doğurmaya elverişli olmaması halinde ise bu suçun işlenmesi söz konusu olamaz. Örneğin, büyü yapma veya beddua etme yoluyla kasten insan öldürme suçunun işlenmesi mümkün değildir.
Mağdurun, ölmesini engelleyecek davranışları yapmasına engel olan kişi ya da kişilerin de, kasten insan öldürme suçunu işlemiş sayılmaları mümkündür. Bu doğrultuda, örneğin, kalp hastası olan bir kişinin ilacını içmesine engel olan kişi, bu fiili bilerek ve isteyerek, yani kasten yapmış olması halinde, kasten insan öldürme suçundan sorumlu olacaktır.
Kasten öldürme suçunun oluşması, öldürme fiilinin hukuka aykırı olmasına bağlıdır. Gerçekleştirilen öldürme fiili, hukuk kurallarına dayanan bir yetkilin kullanılması sonucu ortaya çıktığında, hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği için, eylem suç teşkil etmeyecektir. Örneğin, meşru savunma veya zorunluluk hali söz konusu olduğunda hukuka aykırılık durumu ortadan kalkacaktır.
Kasten insan öldürme suçunun meydana gelebilmesi için failin suçun maddi unsurunu, bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Suçun olası kastla işlenmesinin sonucu, failin cezasının TCK m.21/2 uyarınca indirilmesi söz konusudur. Fail yaralama kastıyla hareket etmiş, ancak sonuçta mağdur ölmüş ise faile kasten öldürme suçundan dolayı ceza verilmeyecek; bu hal neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçunun kapsamı içinde değerlendirilebilecektir.
Suçu Ağırlaştıran Nedenler
TCK m. 82- (1) Kasten öldürme suçunun; a) Tasarlayarak, b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle, d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı, e) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, f) Gebe olduğu bilinen kadına karşı, g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, i) (Ek:29/6/2005 – 5377/9 md.)Bir suçu işleyememekten dolayı duyduğu infialle, j) Kan gütme saikiyle, k) Töre saikiyle, İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
TAKSİRLE ÖLDÜRME
TCK m.85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Fail, ölüm sonucunun meydana gelmesini istemez; ancak, göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği için ölüm meydana gelir. Failin taksirli hareketten dolayı cezalandırılması, bunun yasada açıkça gösterilmiş olmasına bağlıdır. Çünkü suçun oluşması için aranan temel kusur türü kasttır; taksir ise istisnai kusurluluk şeklidir. Hareket kasıtlı değil ise ve o suçun taksirle de işlenebileceği yasa da öngörülmemişse, fail beraat eder. Bu nedenle taksirli suçlar yasada tek tek gösterilmiştir.
-Taksirle öldürme suçu (TCK 85),
-Taksirle yaralama (TCK 89),
-Taksirli iflas (TCK 162),
-Genel güvenliğin taksirle tehlikeye sokulması (TCK 171),
-Atom enerjisi ile patlamaya sebebiyet verme (TCK 173),
-Trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma (TCK 180),
-Çevrenin taksirle kirletilmesi (TCK 182),
-Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama (TCK 329),
-Yasaklanan bilgileri açıklama (TCK 336),
-Taksir sonucu casusluk fiillerinin işlenmesi (TCK 338)
Taksirle ölüme sebebiyet verilebilmesi için, hareketle netice arasında nedensellik ilişkisi bulunmalı, ölüm neticesi failin gerçekleştirdiği hareket sonucunda ortaya çıkmış olmalıdır.
Ölüm neticesinin birden fazla kişinin hareketinden kaynaklanmış olması, nedensellik ilişkisini etkilemez. Böyle bir durumda, TCK m.22/5 uyarınca, her fail kendi kusurundan olur ve cezaları da kusurlarıyla orantılı olarak belirlenir.
Ölüm sonucunun, taksirli harekete başka nedenlerin katılmasıyla meydana geldiği hallerde ise fail taksirle ölüme sebebiyetten değil; ancak taksirle yaralamaya sebebiyetten sorumlu tutulur. Taksirli suçta meydana gelen netice öngürülebilir değilse, failden özen ve dikkat göstermesi beklenemez.
Yargıtay’a göre, taksirle ölüme sebebiyet verilen hallerde, failin saedce hangi hareketinin hatalı olduğu değil, somut olayda ölüm neticesine engel olabilmek için hangi olumlu hareketi ve ne biçimde yapması gerektiği de dikkate alınmaktadır. Fail, tedbirli bir kişi gibi hareket etmiş olsaydı ölüm sonucunun doğmayacağı veya tedbirli kişi failin yerinde olsaydı başka şekilde hareket edeceği söylenebilen hallerde, failin, özen yükümlülüğünü yerine getirmediği kabul edilmektedir.
Suçu Ağırlaştıran Nedenler
TCK m.22/3 Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
Suçu Hafifleten Nedenler
TCK m.22/6 Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
Stj.Av. DİLAN ECEM CEYLAN
HEMEN İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN 0 541 485 92 48