DEĞER KAYBI SORUMLULUK MİKTARI
Sigortacı, ödediği tazminat ve araç değer kaybı miktarlarınca hukuken sigorta ettiren yerine geçmektedir. Ez cümle, bu sebepten sigorta şirketine açılan araç değer kaybı davaları ticari dava niteliği haizdir. Diğer kayıpları gerçek zarar kavramına dahildir. Yani mevcut zarar ile değer kaybı aynı poliçe limiti dahilinde sigorta şirketi sorumluluğundadır. Oysa aracın tamirden kaynaklı yatmasından doğan zarar gerçek zarar olmayıp, bu bedel ancak karşı taraf araç sürücüsünden talep edilebilmektedir.
Konu ile ilgili olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi “Araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar kalemleri arasında bulunmaktadır. Davacı aracındaki değer kaybından davalı sigorta şirketinin de limiti dahilinde sorumlu tutulması gerekir” şeklindeki kararıyla sigorta şirketleri aleyhine vatandaşa hukuki bir koruma sağlamıştır.
Sigorta şirketi 15 gün içinde başvurucunun başvurusuna cevap vermez, başvuruyu reddeder veya eksik karşıladığı durumlara ilişkin uyuşmazlık olursa zarar gören taraf için iki çözüm yolu öngörülmüştür. Birincisi Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açmak ikincisi ise 5684 sayılı sigortacılık kanunu çerçevesinde Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurmaktır. Hak kayıpları ile karşılaşılmaması için izlenecek yol hakkında  uzman avukatlardan yardım alınması tavsiye edilmektedir.

TAHKİM
Tahkimin yaygınca tercih edilmesinin en önemli sebeplerinden beri, yargılama sürecinin hızlı ilerlemesi ve sona ermesidir. Özellikle gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerde iş bağlamındaki uyuşmazlıkların yargı yolu yerine tahkim ile çözümlenmesi bu açıdan çok daha pratik görülmesinin sebebi budur. Ülkemiz açısından bakacak olursak, mahkemelerin ve Yargıtay’ın iş yükü başta olmak üzere, temyiz aşaması da dahil yargılama süreçlerinin uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda tahkimin avantajlı bir alternatif çözüm yolu olarak görülebileceği aşikardır.
Tahkim yargılaması esnasında ve sonrasında olmak üzere tarafların ticari sırlarının korunması ve kesin bir gizlilik içinde tutulması tahkimi uyuşmazlık çözümünde etkin bir alternatif çözüm yöntemi haline getirmektedir.
Geleneksel yargılama yollarına göre daha masraflı olması, tahkimin en çok eleştirilen yönüdür. Kayıt harçları ve hakem ücretlerinin yüksek olması tahkimin en önemli dezavantajı olarak söylenebilir.
Sigorta tahkimine başvuru neticesinde raportör 15 gün içerisinde rapor düzenler ve eksiklik yok ise dosyayı komisyona göndermek zorundadır. Sonrasında dava/talep dilekçesi sigortacı firmaya gönderilir ve 15 gün cevap süresi verilir. Bu süre içerisinde cevap verilmese dahi yargılama devam eder. Davaya konu şeyin incelenmesi için yapılan bilirkişi atamalarında çıkan ücretler de adli yargıdaki ücretlerden biraz fazladır. Ancak tahkim yolunda yapılan masraflar haksız tarafa yükletileceğinden sorun giderilmekte, sürecin kısa olmasından dolayı tahkim yolu daha cazip hale gelmektedir.
Sigortacılık tahkiminde hakemler, düzenlendiği şekliyle görevlendirildikleri tarihten –yani ilgili kararın tebliğinden- itibaren (karş. HUMK m. 529; HMK m. 427) en geç 4 ay içinde karar vermeye mecburdurlar. Bu durum da sürecin ne denli kısa olması gerektiğinin kanundaki yasal karşılığıdır.

ÖZKÖK HUKUK BÜROSU