HEMEN İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN: 0 541 485 92 48
AİLELERİN EVLİĞE MÜDAHALESİ
Evliliğin sona ermesinde diğer sebepler yanında, eşlerin ailelerinin evliliğe müdahalesinin de etkili olduğu görülmektedir. Özellikle Türk örf-adetleri, aile yaşantısı ve sosyo-kültürel yaşam neticesinde ailelerin çocuklarına karşı son derece düşkün olduğu, çocuklarının evlenmesi halinde dahi evliliklerine müdahale ederek bir nevi korumaya çalışması ve bu arada diğer eşe gerek sözlü gerek fiziksel şiddet uygulanması sebebiyle biten birçok evlilik bulunmaktadır.
Ailelerin müdahalesi sebebi ile tartışan eşlerin bu durumu mahkeme salonlarına taşınması sonucunda Yargıtay bu toplumsal gerçeği kararlarında incelemiş ve bu müdahaleye sessiz kalan eşin evlilik birliğinin sona ermesinde kusurlu olduğu, diğer eş için evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek şekilde evlilik birliğinin sarsıldığı yönünde içtihat geliştirmiştir. Bunlardan bazıları aşağıda verilmektedir:
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.07.2018 Tarih, 2016/21181 Esas ve 2018/8614 Karar sayılı ilamı;
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, aile müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 23.01.2013 Tarih, 2012/15308 Esas ve 2013/1490 Karar sayılı ilamı;
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın kardeşinin eşine fiziksel şiddet uygulaması ve hakaretlerine sessiz kaldığı, eşinin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, bağımsız konut temin etmediği, davacı-davalı kadının ise babasının kocasına hakaretlerine ve ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında taraflar dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, her iki davanın da kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davaların reddi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 22.04.2010 Tarih, 2009/4635 Esas ve 2010/8124 Karar sayılı ilamı;
“Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının ortak konut teminine yanaşmadığı, ailesinin davacı kadın ve ailesine karşı hakaretleri ile davacıyı kovmalarına sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” şeklindedir.
HEMEN İLETİŞİME GEÇMEK İÇİN: 0 541 485 92 48
İçindekiler