Boşanmada Oturulan Ev Kime Kalır?

Boşanma davaları, sadece duygusal açıdan değil, aynı zamanda maddi ve hukuki açıdan da oldukça karmaşık süreçlerdir. Bu süreçlerin en çok tartışılan ve merak edilen konularından biri de oturulan evin kime kalacağıdır. Ebeveynler arasında, özellikle çocukların bakımını ve geleceğini ilgilendiren konularda kararlar alınırken, evin durumu da önemli bir mesele haline gelir. Hem maddi hem de duygusal açıdan bağlanılan ev, boşanmanın ardından kimin kullanımına verileceği konusunda sorulara neden olabilir.

Oturulan evin kime kalacağı, boşanma sürecinde sadece pratik bir mesele olmanın ötesine geçer. Ev, tarafların ekonomik durumları, çocukların yaşama koşulları, tarafların mülkiyet hakları ve birçok başka etken göz önünde bulundurularak bir çözüme kavuşturulmaya çalışılır. Türk hukuku çerçevesinde bu mesele nasıl çözülür, kim hangi haklara sahiptir, gelin birlikte inceleyelim.

Boşanma Sonrası Oturulan Ev Nasıl Paylaştırılır?

Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davalarında mal paylaşımı konusu önemli bir yer tutar. Ev, boşanmış çiftlerin ortak malı olabilir ya da kişisel mülklerinden biri olabilir. Evde kimin kalacağı, bu mülkün niteliğine, tarafların taleplerine ve mahkemenin değerlendirmelerine bağlıdır. Bu karar, genellikle çocuğun üstün yararı ve tarafların ekonomik durumlarına göre verilir.

1. Ortak Mülkse (Paylaşıma Tabi) Kim Kalır?

Eğer çiftin oturduğu ev, boşanırken ortak mal olarak kabul ediliyorsa, yani çiftin evliliği süresince birlikte kazandıkları ve mülkiyetleri üzerinde birlikte hak sahibi oldukları bir malsa, bu evin paylaşımı bir mal rejimi çerçevesinde yapılır. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma durumunda, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır. Bu durumda, çiftin sahip olduğu tüm mallar, evlilik süresince elde edilen kazançlar da dahil olmak üzere eşit şekilde paylaşılabilir.

Ancak bu noktada, evin oturulabilirliğini ve çocukların bakımını göz önünde bulundurmak önemlidir. Örneğin, çocukların yaşaması için uygun bir ortamın sağlanması amacıyla, çocuğun velayetini elinde bulunduran ebeveynin evde kalması mahkeme tarafından uygun bulunabilir. Bu, her zaman geçerli olmasa da, mahkeme kararında çocuğun duygusal ve fiziksel ihtiyaçları ön planda tutulur.

Örnek Durum: Ali ve Ayşe boşanmıştır ve birlikte oturdukları ev, evlilikleri boyunca edinilmiş ortak bir maldır. Mahkeme, her iki tarafın da eşit haklara sahip olduğunu belirtse de, çocukların bakımını Ayşe’nin üstleneceğini göz önünde bulundurarak, evin çocuklarla birlikte Ayşe’ye verilmesine karar verebilir. Ali, evin eşit payını almak için maddi tazminat talep edebilir ve taraflar arasında bir anlaşmazlık olmaması durumunda, bu çözüm geçerli olur.

2. Kişisel Mülkse (Satılabilir) Kim Kalır?

Eğer ev, kişisel mülk olarak kabul ediliyorsa, yani bir tarafın evlilik öncesi sahip olduğu ve evlilik sırasında edinilmeyen bir malsa, boşanma sonrası bu evin sahibi, mülk üzerinde tam hakka sahip olur. Yani, eğer ev Ali’nin kişisel mülküyse, Ali, evin sahibi olarak evi talep edebilir ve Ayşe’nin evden çıkarılması gerekecektir.

Bu tür durumlarda, evin boşanma sırasında nasıl kullanılacağı ve kimin hangi koşullarda evde kalacağı, anlaşmazlıklar doğurabilir. Özellikle çocukların da yaşam alanı olarak belirli bir evi benimsemesi durumunda, mahkeme çocukların daha fazla zarar görmemesi adına, bazı esneklikler gösterebilir.

Örnek Durum: Burak, evlenmeden önce bir ev almıştır ve bu ev, onun kişisel mülküdür. Ancak boşanma sonrasında, evin çocukların en rahat yaşayacağı yer olması gerektiği gerekçesiyle, evin çocuklarla birlikte annede kalmasına karar verilebilir. Burak, evin tapusunun kendisine ait olduğunu kabul etse de, çocukların rahatsız olmaması adına, evde kalmaya devam edebilirler.

3. Çocukların Velayeti ve Evde Kalma Durumu

Çocukların velayeti, oturdukları evin kime kalacağı konusunda belirleyici faktörlerden biridir. Eğer çocuğun velayeti bir ebeveyne verildiyse, çocuğun yaşam alanı ve duygusal güvenliği göz önünde bulundurularak, o ebeveyne daha elverişli bir ortam sağlanması önemlidir. Bu durumda, çocuğun annesi veya babası, evde yaşamaya devam edebilir.

Örnek Durum: Zeynep ve Mehmet boşanmış ve çocukların velayeti Zeynep’e verilmiştir. Zeynep, çocuklarıyla birlikte kaldığı evde yaşamaya devam etmek istemektedir. Mehmet, evin ortak mal olduğunu belirtse de, Zeynep’in çocuklarıyla birlikte evi terk etmesi halinde çocukların psikolojik durumu olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle, mahkeme evin Zeynep’e verilmesine ve çocukların orada kalmasına karar verebilir.

4. Evin Satılması Durumu

Eğer oturulan ev, hem eşler arasında ortak mal sayılıyorsa ve boşanma sırasında mal paylaşımı yapılacaksa, ev satılabilir. Bu durumda, ev satılır ve elde edilen gelir eşit bir şekilde paylaşılır. Evin satılması, her iki tarafın da taleplerine göre bir çözüm olabilir. Örneğin, biri evde yaşamaya devam ederken, diğeri finansal tazminat talep edebilir ve ev satılabilir.

Örnek Durum: Evin hem Ali’nin hem de Ayşe’nin ortak malı olduğunu belirten bir mahkeme kararı alınır. Ali, evde kalmak istemektedir ancak Ayşe evin satışını talep etmektedir. Mahkeme, her iki tarafın da haklarını gözeterek, evin satılmasına ve gelirinin eşit paylaşılmasına karar verebilir.

Sonuç: Boşanma Sonrası Oturulan Ev Kime Kalır?

Boşanma davalarında, oturulan evin kime kalacağı sorusu, çok yönlü bir meseledir ve her durumun kendine has koşulları vardır. Evin kimde kalacağı, öncelikle mülkiyet durumu (ortak mal mı, kişisel mal mı?) ve çocuğun en iyi koşullarda yaşaması gözetilerek belirlenir. Çocuğun velayeti, tarafların maddi durumu, sosyal destekleri ve yaşam koşulları göz önünde bulundurularak, mahkeme en uygun kararı verir. Her durumda, tarafların anlaşmaya varması halinde, mahkeme bu anlaşmaya saygı gösterir. Ancak anlaşmazlık durumunda, mahkeme çocuğun üstün yararını gözeterek karar verir.