Danıştay’ın yerleşik içtihadına göre, ortakların şirketten aldıkları borçlar KDV’ye tabi değildir. Bu durum, Vergi İdaresi’nin (Gelir İdaresi Başkanlığı) aksine bir görüştür. Vergi İdaresi, bu tür işlemleri finansman hizmeti sayarak KDV’ye tabi olması gerektiğini savunmaktadır.

Danıştay’ın Görüşü:

Danıştay, ortakların şirketlerden aldıkları kredilerin, ticari faaliyetlerin finansmanı için kullanılan fonlar olduğunu ve bu işlemlerin KDV’den istisna olduğunu belirtmiştir. Bu görüş, şu gerekçelere dayandırılmaktadır:

  • Ortaklar, şirketin sermayesine katkıda bulunan kişilerdir ve şirketin başarısından doğrudan etkilenirler.
  • Ortakların şirketten aldıkları borçlar, şirkete sermaye sağlama amacıyla yapılmaktadır.
  • Bu borçlar, şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli olan finansmanı temin etmektedir.

Vergi İdaresi’nin Görüşü:

Vergi İdaresi ise, ortakların şirketten aldıkları borçların, bir finansman hizmeti olarak değerlendirilebileceğini ve bu nedenle KDV’ye tabi olması gerektiğini savunmaktadır. Bu görüş, şu gerekçelere dayandırılmaktadır:

  • Ortaklar, şirkete borç para vererek faiz geliri elde etmektedirler.
  • Bu faiz geliri, ortakların ticari kazançlarından elde edilen bir gelir olarak değerlendirilebilir.
  • Bu nedenle, ortakların şirkete borç para verme işleminin, bir finansman hizmeti olarak değerlendirilmesi ve KDV’ye tabi olması gerektiği savunulmaktadır.