Bilindiği üzere hukukumuzda Mahkemelerin benzer olaylara dair farklı kararlar verilmesi hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesini derinden zedelemektedir. Benzer olayların en çok görülebileceği durumlardan biri de iş yerinde yaşanan bir olay sonucu birden fazla işçinin işten çıkarılması halidir. Bu durumda aynı vakıaya dayalı birden fazla işçinin işten çıkarılması söz konusu olup bu işçilerin açacağı davaların konusu aynıdır.
Nitekim bu şekilde 3 işçinin iş yerinde uyudukları gerekçesi ile iş akitlerine son verilmesi sonucu bu 3 işçinin de vekili olarak davaları tarafımızdan açılmıştır. Şöyle ki; 3 işçi kameraların da bulunduğu iş yerinde kameranın görüntü alanında bulunmayan bir kısma beraberce girerek işlerini yapmaktadır. Ne var ki davalı işveren bu 3 işçinin kameranın görüntü alanına girmeyen yerde uyuduklarını ileri sürerek 3 işçinin de iş akdine son vermiştir. Ancak yargılama aşamasında kamera görüntüsü bulunmayan alanda işçilerin uyuduğunu ispat edememiştir. Açılan davaların üst Mahkeme’ye taşınması sonucu işçilerden birisinin davası kabul edilmişken diğer ikisinin davası ise reddedilmiştir. Burada işçilerin her birinin işten çıkarılma sebebi aynıdır. Bu 3 işçinin görülen davalarında olaylar aynı olmasına rağmen farklı mahkemelerde farklı kararlar verilmiştir. Aynı sebepten işten çıkarılan işçilerden birinin davasının kabul edilmesine karşılık ikisinin davası reddedilmiştir. Bu durum hukuki belirlilik ilkesine aykırılık teşkil etmiştir. Bu nedenle hukuki belirlilik ilkesine ve yargılamadki yeknesaklığa aykırılık teşkil eden bu karalar tarafımızca Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştır.
Bu kararlar yargılamadaki yeknesaklığa aykırılık teşkil etmektedir. Yüksek Mahkemeler aynı olaylara karşı farklı kararlar çıkmasını önüne geçerek uygulamadaki yeknesaklığı sağlamakla görevlidir. Yüksek Mahkemeler arasında yer alan dairelerin benzer davalarda tatmin edici bir gerekçe göstermeksizin farklı sonuçlara ulaşmaları, bir kararın belirli bir daireye düştüğü takdirde onanacağı, başka bir daire tarafından ele alındığı takdirde bozulacağı gibi ihtimale dayalı ve birbirine zıt sonuçlar ortaya çıkarır. Özellikle aynı somut olay ve hukuksal durumdaki farklı kişilerce açılan davalarda birbiriyle çelişen sonuçlara ulaşılması hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşebilmektedir. Yargı mercilerinin anılan ilkelerin bir sonucu olarak kamuoyu nezdinde yargıya olan güveni muhafaza etme bakımından kararlarında belli bir istikrar sağlaması beklenir. Ancak yukarıda benzer olarak belirttiğimiz davada tarafların işten çıkarılma sebepleri aynı olaya dayalı olmak itibariyle dava konusu olaylar birebir aynıdır. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemelerinde birbirinden farklı verilen kararları açık bir şekilde hukuki belirlilik ile öngörülebilirlik ilkelerine aykırı olup bu durum ise hukuki güvenilirlik hakkı ile hakkaniyete aykırıdır.
Hukuk sisteminde benzer olaylara ilişkin olarak verilen mahkeme kararlarında “makul bir istikrar” bulunması gerekmektedir. Benzer olaylara ilişkin farklı kararlar verilmesi hakkın yerine getirilmesine engel olmakla olmakla birlikte mahkeme kararlarında istikrarın sağlanamaması nedeni adalete duyulan güveni de zedelemektedir. Nitekim müvekkilimiz iş arkadaşı A. A. ile birlikte hareket ederek çalışmış olmasına rağmen aynı güne ilişkin iki işçi de vardiya saatlerinde uyudukları gerekçesi ile işten çıkarılmasına karşılık diğer işçi hakkında iş akdinin haklı nedene dayanmadığı yönünde karar verilmesine karşılık müvekkilin iş akdinin haklı nedene dayalı sona erdirildiği yönünde verilen iki karar arasında yeknesaklık bulunmamaktadır. Bu hali ile benzer olaylara karşı verilen birbirinden farklı kararlar nedeni ile müvekkilin adil yargılanma hakkının ağır bir şekilde ihlal edildiği ve hukuki güvenlik ile belirlilik ilkesinin ihlal edildiği anlaşılmaktadır. Mahkeme kararlarında istikrar, “mahkemelerin önceki kararlarında vermiş olduğu hükümlerle tutarlı kararlar vermesi” olarak tarif edilebilir.(Köküsarı, İsmail (2015) Anayasa Hukukunda Hukuki Güvenlik İlkesi, Ankara, Adalet Yayınevi, s. 116 ve 117.) Benzer davaların benzer şekilde çözümlenmesi hukuk hayatında eşitlik, kesinlik, tarafsızlık ve hukuki belirlilik ilkelerinin de gerçekleştirilmesinde yardımcı olur. Mahkeme kararlarında istikrar sağlanması; eşitlik, adalet ve hukuki güvenlik ilkelerinin gereğidir. Bu nedenle müvekkil hakkında hakkaniyete aykırı ve gerekçesiz kararın kaldırılması adına Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapmış bulunmaktayız.