Son yıllarda, cenaze törenleri ve ölüme bakış açımızda farklı arayışlar ve tercihler öne çıkmaya başladı. Bu arayışlardan biri de, geleneksel tabut ve gömme işleminin yerine, öldükten sonra yakılma seçeneğidir. Peki, Türk Hukuku’nda bu durum nasıl değerlendiriliyor? Yakılmak isteyenler için hangi yasal adımların atılması gerekiyor? Bu yazıda, öldükten sonra yakılmanın Türk Hukuku’ndaki yerini ve tüm detaylarıyla inceleyeceğiz.
Yasal Durum:
Türk Hukuku’nda, öldükten sonra yakılma açıkça yasaklanmamıştır. Bu konuda temel çerçeveyi çizen 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 226. maddesinde şu ifadelere yer verilmiştir:
“Ölenlerin cenazeleri, dini vecibelere ve umumi hıfzıssıhha kaidelerine uygun olarak gömülür. Ölenin dini vecibelerine göre gömülmesi mümkün olmadığı veya salgın hastalıktan ölenlerin cenazeleri yakılabilir.”
Bu madde ışığında, öldükten sonra yakılma, iki temel koşula bağlı olarak mümkündür:
- Dini Vecibelere Uygunluk:Ölen kişinin dini inançları, yakılmaya izin veriyorsa, bu işlem yapılabilir.
- Halk Sağlığı:Salgın hastalıktan ölen kişilerin cenazeleri, halk sağlığı açısından risk oluşturmaması için yakılabilir.
Bunun dışında:
- Kişi hayattayken, vasiyetnameyoluyla yakılmak istediğini beyan etmişse, bu istek yerine getirilir.
- Aile fertleri, ölen kişinin yakılmasını oybirliğiyle kabul ederse, bu da yasal bir zemini oluşturur.
Yakılma İşlemi:
Yukarıdaki koşulların sağlanması halinde, öldükten sonra yakılma işlemi için şu adımların atılması gerekir:
- Ölüm Belgesi:Ölen kişinin ölüm belgesi ve gerekli diğer belgelerin temin edilmesi gerekir.
- Krematoryum:Türkiye’de şu anda aktif olarak faaliyet gösteren bir krematoryum bulunmamaktadır. Yakılma işleminin yurtdışında yapılması planlanıyorsa, gerekli vize ve yasal prosedürlerin tamamlanması gerekir.
- Ulaşım:Ölen kişinin naaşı, krematoryuma taşınmalıdır.
- Yakılma:Krematoryumda özel fırınlarda yakma işlemi gerçekleştirilir.
- Küller:Yakma işleminden sonra geriye kalan küller, vasiyetnamede belirtilen şekilde muhafaza edilir veya saçılabilir.